0

Nadide Saf Birer Çiçek Her Çocuk Gözümde

 




Doğrusu uzun süredir üzerine yazma konusunda kararsız kaldığım bir konuydu. Ancak dün gece üzgün ve kaygıyla şahit olduğum olaydan sonra bir şekilde birkaç kelam etme kararıyla oturdum bilgisayarın başına. Elbette kimseye ahlak bekçiliği yapacak değilim fakat özellikle son dönemde sosyal medyada çok üzülerek ifade ediyorum ki kadın onuruna yakışmayacak şekilde videolara denk geliyorum.

Bazı kadınların üstelik çocuklarının yanında müstehcen videolar çekerek yayınladığına, bazılarının bedenini uygunsuz kıyafetlerle hiç sakınmaksızın fotoğraf fotoğraf, video video teşhir ettiğine, bazılarının en özel günü olması gereken düğününde direk dansıyla edep sınırlarını zorladığına, bazılarının da İzmir’de önceki gün önümüze düşen videodaki gibi araba üstünde uygunsuz danslar ettiğine şahit oluyoruz. (bunlar benim gördüklerim, eminim tonla da var) …

Ve ne yazık ki siyasi mi dini mi diye yıllarca kafamızı ütüleyen resmi ideolojiye inat gelinen noktada dini kaygılarla örttüğümüzü iddia ettiğimiz başörtüsü konusundaki en tepeden en aşağıya yaşanan çözülme, açılma ile birlikte  adına her ne dersek diyelim, sosyal alanda her kademede olduğu gibi başörtülü kadın konusu da hızlı bir değişim içinde.

Otobüste tutamaktan tutunurken kolu açılmasın diye ceketinin kolunu da bir yandan eliyle tutmaya çalışan mütedeyyin abladan,  ağzından sigara, sakız hatta bira bardağı ablaya ne ara geçtik biz.  Yakın ve uzak çevremde konuştuğumda kendince tonla haklı! sebeple başörtüsünü çıkartanların da olayı başka. Dini bir vecibeyi yerine getirmekte zorlanmanın ötesinde inanç anlamında bir çözülme de beraberinde geliyor çoğunlukla gözlemlerime göre. Her iki görüşün de sonucu değiştirmediği aşikar. Başörtülü kadınlarda ciddi bir vazgeçiş giderek yaygın hale geliyor. Bunun birçok sosyolojik ve psikolojik gerekçeleri elbette vardır.

Ama diğer yandan başörtüsünü her türlü başında taşımaktan inatla vazgeçmeden fakat tesettürün ruhundan bihaber yukarıda saydığım onlarca örnek de olayın başka bir yönünü gözler önüne seriyor. Tiktok’ta müstehcen videolar paylaşan kadın başörtülü olunca bunun ayrıca altı çizilerek servis edildiği acı gerçek. Ya da tesettürlü bir gelinin direk dansının herhangi bir direk dansı videosundan daha çok tıklandığı da bir gerçek ne yazık ki.  Kişisel görüşüm başörtüsünün hiç bu kadar değersiz acınası olmadığı yönünde. Ama pop-artın temsilcisi Andy Warhol’un meşhur “Herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak”  sözüyle altını çizdiği şöhret sarhoşluğuna nispeten, oldukça iyimser tabloya inat bugün insanlar saniyelere kurban edebiliyor en ideal değerlerini ve kutsalını. 

Söze kadınlardan girdiysem de olay burada kalmıyor ne yazık ki.  Kadın tesettürünün biteviye tartışıldığı öteden beri, erkeklerin ahlakı, tesettürü neredeyse hiç konuşulmadı bu topraklarda. Halbuki erkek ve kadını bir elmanın iki yarısı olarak tarif ediyorsak bir elmanın çürük tarafının sadece oradan ibaret kalmayacağı er ya da geç diğer yanını da ifsat edeceği bilinen bir durum.  Nitekim öyle de oluyor. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan sarmalında olduğu gibi eğer toplumda bir bozulma, çözülme, çürümeden bahsedeceksek,  bunun vebalini sadece bir cinse yüklemenin anlamsızlığı ortada.  Hal böyle olunca, erkeğin de kadının da fıtratından uzaklaştıkça, dünyevileştikçe, maddi ve manevi testlerden geçtikçe yaşadığı bu çözülmeyi çift yönlü değerlendirmek lazım. 

Erkeğin imtihanı maddi anlamda yükseliş, makam, mevki, şöhret iken, kadını da bundan azade düşünmek saflıktan başka bir şey değil.  Netice de toplum olarak,  meseleyi sırf daha fazla görünür olduğu için sadece kadın üzerinden okumak ve bu hızlı dejenerasyonu kadına fatura etmek de bizi bir yere götürmez. İsmet Özel’in “Kadınlar kocalarına ‘ben senden yüksek gelir değil, sadece helal para kazanmanı istiyorum” dese Türkiye’nin yüzü değişir” sözü de bu anlamda bütün bir dünya imtihanını ve hatta Türkiye’nin makus talihinin faturasını kadınların omzuna gelip yüklemek değildir de nedir?

Yazıyı yazma sebebim olan bence oldukça üzücü konuya dönersem,  şahit olduğum şey temelde şimdi bu yazının içinde ne alaka diyebileceğimiz ama bana göre meselenin tam da köküne işaret ediyor. Dün gece geç saatte uyumaya giderken, çoğu zaman yaptığım gibi dışarıya gökyüzüne bir nazar atmak amacıyla pencere kenarına gittiğimde evin yakınındaki parkta gecenin o saati için oldukça anlamsız bir hareketlilik gördüm.  Biraz dikkat kesilince korkum endişeye, endişem ise derin bir hüzne boğuldu.  İnandığım Allah ben sizi eşrefi mahlukat olarak yarattım buyuruyor. Ama o en şerefliden en aşağıya doğru akış ise tümüyle bizim fiillerimize bağlı. Parkta şahit olduğum şey ne yazık ki gecenin bir saatinde tenhalığı fırsat olarak gören iki gençti.

Gündüz masum yavrularımızın oyunlar oynadığı parkın kaydırağı gece hormonlarının etkisi, çağın pompaladığı haz peşinde koşma ve elbette uzun zamandır gençlerin bir kısmında adının bile anmadığı helal ve haram olan, daha da evrensel bir dille ifade edecek olursam bedenine saygı ve özel hayatın gizliliği gibi kavramlardan tümüyle uzak kamuya ait bir ortamda sırf fırsat bilinerek en özel  (mahrem) olması gereken halini ulu orta yaşamasına sebep oluyordu. Polisi mi arasam, acaba bu saatte kimi arasam diye kaygı ve üzüntüyle evin içinde dolanırken bir yandan da saniyeler içinde önce kızın annesi yerine koydum kendimi sonra oğlanın annesi.  Yükümüz ne ağır dedim kendi kendime. 

LGBT tartışmalarının ayyuka çıktığı, gençler arasında hızla kanıksandığı ve neredeyse karşı cinse ilgi duyan gençlerin alkışlanıp methedildiği bir ortamda tavrım ve fikrim belki burada bile yadırganır. Artık değerlerin alt üst olmaya başladığı bugün hiçbir şey beni şaşırtmıyor ne yazık ki.  Fakat yine de sormak istiyorum. Hangi anne ve baba, gözünden sakındığı evladının, her anlamda yüksek ahlaki değerlerle donatmak için çırpındığı  (öyle düşünmek istiyorum) çocuğunun gecenin üçlerinde bir parkta afedersiniz hayvanlara yakışır türden bir cinsel deneyim yaşamasını normal görebilir ki.  Ben kimseyi kınamadan, kimseyi suçlamadan şunu demek istiyorum.

Okullardan, yuva olmaktan çoktan çıkmış evlerimize kadar, çocuklarımızın LGS, TYT, YDS, KPSS ve daha bin türlü Allahın belası sınavlardan aldıkları nottan daha fazla ahlaki anlamda onları üstün bir şekilde yetiştirmeyi amaç edinmezsek, değerler eğitimi adı altında boş boş şeyleri konu edene kadar gençlerin önce kendilerinden başlayarak değer verme, değer görme, ahlak, etik, vefa, dürüstlük, fedakarlık, gibi değerleri hayatlarının tümüne yayamazsak işimiz zor.

Bugün özgürlüğü cinselliği sınırsız yaşamaktan ibaret sanan, kendi ihtiyaç ve isteklerini kutsal bir bildiri gibi her şeyin önünde ve üstünde tutan,  önüne konan maddi ve manevi her imkan ve ikramı sonsuz hakkıymış gibi görüp en ufak bir yoksunlukta ise tozu tumana katan gençlik de bizim eserimiz. 

Ekonomik zorluk bahaneleri ve eğitimin putlaştırılarak evlilik öncesinde koşul olarak gençlere sunulduğu ortamda, ertelenen evlilik müessesesinin zorlaştırıldığı hatta imkansızlaştığı bir ortamda sokakta ya da sosyal medyada şahit olduklarımız ne yazık ki kaçınılmaz hale geliyor. Üzücü ama kaçınılmaz olanın çözüm yolu ise belli, gençlere bu yolları kolaylaştırmak, mahremiyet eğitimi ile birlikte özel hayatın adı üstünde özel kalmasını benimsetmek olmalı.  İnternetin belki de en büyük handikaplarından birisi olan görünür olmak kaygısıyla teşhirciliğin giderek normalleştiği günümüzde bunu gençlere anlatmak ve aktarmak elbette zor. Ama ipin ucu kaçmış giderken bu konuda ne çaba harcasak boşa olmayacaktır.

Son olarak yazının başında bahsettiğim örneklere ve meselelere dönecek olursam işin formülü belli. Tüm eğitimciler de bana katılacaktır ki, çocuklar da gençler de bizim konuştuklarımıza değil gittiğimiz yola ve ayak izlerimize bakar.  Bahsettiğim örneklerden yola çıkarak biz düzelirsek fıtrat olarak güzele, doğruya bizden kat kat yakın olan gençler de düzelecektir. İş ki, yetişkinleri yani bizleri düzeltmekte.

Read more
0

Hamam/Harput

Urartular döneminden kalma bir hamamın içinden...
Read more
0

Minare/Harput


 Selçuklulardan Kalma Bir Cami'nin Minaresi... Harput/Elazığ
Read more
2

Baharda Tek Başına Olmak*

Fotoğrafın ismini fotoğrafa bu yorumu yapan arkadaşımdan ilhamla verdim.
Read more
0

Harput Kalesi-Elazığ

Şansımıza hava güzeldi o gün...
Read more
1

Çamlıca'da Kış

Sadece çatılar...
Read more
1

Üsküdar- Eminönü

Üsküdar'dan Eminönü'ne geçerken bize yoldaşlık yapan martılar... ah onlar...
Read more